Kardiyologlardan yüksek tansiyona karşı tavsiyeler, “Tansiyonunuz Kontrol Altında Mı?” Kampanyası Başladı
İçerik
Kalp krizi nedir? Kalp krizi, kalbin besleyici damarları olan koroner arterlerde tıkanıklık sonucu kalp kasının bir bölümünün beslenememesine bağlı meydana gelen hasar olarak tarif edilebilir. Kalp krizinin en ürkütücü tarafı ani gelişmesi ve ölümcül sonuçları olmasıdır.
Kalp krizinin tek bir sebebi olduğunu söylemek zor olsa da iyi tarif edilmiş risk faktörlerinden bahsetmek mümkündür. Normal kalp damarının iç yüzeyi kanın akışını kolaylaştıracak hücrelerle donatılmıştır.
“Tansiyonunuz Kontrol Altında Mı?” Kampanyası Başladı
Fakat yukarıda saydığımız risk faktörleri olan kişilerde bu hücre yüzeyi hasarlanarak hücre tabakasının altında kolesterol birikintileri oluşabilmektedir.
Oluşan bu yapılara plak adı verilmektedir. Özellikle risk faktörü olan kişilerde stres, gerginlik, tansiyon yükselmesi, ağır bir yemek, spor veya efor sonrası plaklarda oluşan yırtılmalar veya çatlamalar kalp krizini başlatmaktadır.
Kalp krizi nasıl anlaşılır? Plaklarda oluşan bu yırtıklar damarın o bölgesinde pıhtı oluşmasına neden olarak kalp damarının tıkanmasına kardiyologlardan yüksek tansiyona karşı tavsiyeler kalbin oksijensiz kalmasına neden olmaktadır. Bu durumda hasta göğüste dakikadan fazla süren, boyun, omuz ve kollara yayılan şiddetli ve baskı yapan bir ağrı hissetmektedir.
Kalp krizinin ana belirtisi göğüs ağrısı olmakla birlikte nefes darlığı, baş dönmesi ve bayılma, kusma, mide bulantısı, soğuk terleme, çarpıntı, aşırı halsizlik eşlik edebilir. Baskı tarzında göğüs ağrısı hisseden birisinin aklına ilk kardiyologlardan yüksek tansiyona karşı tavsiyeler durum kardiyologlardan yüksek tansiyona karşı tavsiyeler krizidir ve herhangi bir gecikme ölümcül sonuçlara yol açabilir.
Kalp krizi dışında başka bir durum örneğin kas ağrısı mide ağrısı gibi akla gelecek durumlar hastanın değil doktorun tanı koyarken düşünmesi gereken durumlardır.
Onun için göğüs ağrısı varlığında hastanın doktora gitmesini engelleyecek önerilerden kesinlikle uzak durulmalıdır.
- Yöntemin başarı oranı nedir?
- TKD Başkanı Prof.
Kalp krizi kapıyı çalar mı? Kalp krizinin alarm belirtilerini iki grupta incelemek mümkündür. Birisi uzun süreli alarm belirtileridir ki hastanın mevcut olan risk faktörleri bu grupta değerlendirilebilir. Birden fazla risk faktörü olan birisinin kalp krizi geçirme ihtimali daha yüksektir.
Bu riski düşürmenin ve dolayısıyla kalp krizini kapıyı çalmadan uzaklaştırmanın yolu değiştirilebilen risk faktörleri dediğimiz durumları örneğin sigarayı hayatından çıkarıp atmaktır. Kalp krizinin diğer alarm belirtileri kalp damarlarında problem olan birinin yaşayabileceği şikayetlerdir.
Mesela yürürken, ağır bir yemek sonrası veya stres sonrası meydana gelen göğüs ağrısı kalp krizinin kapıyı çalmak üzere olduğunu düşündürebilir.
Hele istirahat halinde göğüs ağrısı yaşayan birisinde kalp krizinin daha yakın olduğu söylenebilir. Hastada sol kola, boyna, çeneye ve kalp sağlığı belgesel filmleri yayılan şiddetli bir göğüs ağrısı devam ediyorsa artık kalp krizi kapıyı çalmış demektir.
Hemen, hiç vakit kaybetmeden birisinin yardımı ile en yakın acil servisine veya ye başvurulması gerekir. Avrupa ve Amerika kalp derneklerinin önerdiği müdahale süreleri çoğu vakada sağlanarak erken müdahale şansı hastalara sunulmaktadır. Isı kaybını önlemek için vücutta otomatik reflekslerin devreye girmesi ile başta derideki damarlar olmak üzere yaygın damar ağlarında büzüşme sağlanarak sıcak kan kalbe yönlendirilir.
Koruyucu refleksler aynı zamanda sıcak kanın tekrar vücuda pompalanması için kalp hızını arttırmakta böylece nabız hızlanmaktadır. Sonuçta hem kalbe geri dönen kan miktarı hem de dakikada kalp atım sayısı artması nedeniyle kalbin iş yükü artmış olmaktadır. Kalbin iş yükünün artması kalp kasına olan kan akımında arz-talep dengesini değiştirmektedir. Bu nedenle şiddetli soğuklarda ve aşırı ısı kayıpları olan durumlarda sağlıklı insanların kalplerinde bile kalp kasında beslenme yetersizliklerine ve buna bağlı olarak göğüs ağrısı, göğüste yanma ve baskı hissine yol açmaktadır.
Soğuk havaya bağlı kalbin iş yükünün artması ve kan akımında dalgalı tansiyon ilacı dengesinin olumsuz etkilenmesi kalp damar hastalıkları olan bireylerde kalp hastalıklarına bağlı şikayetlerin artmasına veya tıbbi tedaviye rağmen şikayetlerin giderilememesine yol açmaktadır.
Soğuk hava doğrudan kalp damarlarında da büzüşmeye neden olarak kalp kaslarında beslenme yetersizliklerine yol açar. Bu nedenle aniden ve şiddetli olarak soğuğa maruziyet kalp krizlerine ve ani kalp ölümlerine yol açmaktadır.
Kış aylarında kalp krizi riski yaz aylarına göre 2- 3 kata kadar yükselmektedir ve klinik olarak daha kötü seyretmektedir. Soğuk hava aynı zamanda vücutta damarlarda büzüşmeyle birlikte pıhtılaşmaya meyil oluşturarak kalp hastalıklarına bağlı şikayetlerin ortaya çıkmasına, şiddetlenmesine veya aniden olumsuz sonlanımlara göğüs ağrısı, kalp krizi, ritim bozukluğu, ani ölüm yol açmaktadır. Soğuk havaya maruziyet süresi uzadıkça kalp nedenli olumsuz olay sıklığı orantılı olarak artmaktadır.
Daha önce kalp hastalığı olmayan bireylerde soğuk hava ile birlikte göğüs ağrısı veya göğüste baskı, yanma hissi meydana gelmesi kalp damar hastalığını şüphelendirecek önemli bir bulgu olacağından dikkate alınarak tetkik edilmesi gereklidir. Özellikle yaşlı bireyler, kalp damar hastalığı olanlar, boyun veya beyin damar hastalığı olanlar, kalp krizi geçirenler, inme geçirenler ve ek hastalığı olanlar Şeker hastalığı, hipertansiyon, kronik akciğer hastalıkları normal sağlıklı bireylere göre daha fazla risk altındadır.
Kış aylarında artan nezle ve grip hastalıkları hem doğrudan kalbi yoran durumlardır, hem de bu hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçlar da içerdikleri bazı moleküller nedeniyle kalp hızını ve damar düzüşmesini arttırarak, soğuk havaya ek olarak kalbin iş yükünü daha fazla arttırarak kalp hastalıklarına bağlı şikayetleri arttırabilmekte veya alevlendirmektedir.
Bu nedenle kalp damar hastalığı olan bireylerin nezle ve grip ilaçlarını hekimlerine danışmadan almamaları ve kalp ilaçlarını aksatmadan kullanmaya devam etmeleri gerekmektedir.
MEDICANA BURSA Kardiyoloji
Kalp hastaları soğuk havalarda basit önlemlerle korunabilecektir. Kalın giysiler giyilmesi, meyve sebze tüketiminin ölçülü olarak devam ettirilmesi, hareketsizlikten kaçınılması, düzenli egzersiz yapılması, beslenme ve uyku düzenine dikkat edilmesi, gerekli hallerde D vitamini takviyesi alınması, nezle-grip durumlarında hekime danışmadan ilaç kullanılmaması, grip aşısı yaptırılması, kullanılmakta olan kalp kardiyologlardan yüksek tansiyona karşı tavsiyeler hipertansiyon ilaçlarına devam edilmesi kolay uygulanabilir koruyucu yöntemlerdir.
Normal kalp dakikada arasında atım yapar. Kalbin normal çalışma düzeni bozulduğunda ritim bozukluğu aritmi söz konusudur. Ritim bozukluğu, kalbin çok hızlı, çok yavaş, düzensiz veya tekleyerek atması durumudur. Çok fazla türde ritim bozukluğu vardır. Bazı ritim bozuklukları doğuştan, bazıları kalp hastalıklarının yaptığı hasarlar sonucu gelişir.
Kalbimiz bir pompa gibi çalışarak dakikada 5 litre kanı vücuda gönderir ve günde yaklaşık bin kez, ölünceye kadar da 3 milyar defa atar. Kalbin bu çalışması bir elektrik sistemi tarafından sağlanır. Kalbin mükemmel bir elektrik sistemi vardır ve örümcek ağı gibi çok ince sinirler bu elektriği kalbin her tarafına ileterek kalbin düzenli çalışmasını sağlar.
Bu elektrik sistemi değişik kalp hastalıklarında zarar görür ve ritim bözukluğu dediğimiz bir grup hastalık ortaya çıkar. Ritim bozuklukları kalpte var olan sorunlar nedeniyle ortaya çıkabileceği gibi dış etkenlerle de oluşabilmektedir. Ritim bozukluğunun en sık belirtisi çarpıntıdır. Çarpıntıdan sonra en sık görülen belirtiler, baş dönmesi ve bayılmadır.
Bayılmalar genellikle ciddi boyuttaki ritim bozukluğuna işaret eder ve ihmal edilmemesi gerekir. Ciddi kalp sorunu olanlarda ani ölümle sonuçlanabilir. Kalbi yavaşlatan ritim bozuklukları, halsizlik yorgunluk ve bayılmaya yol açar. Kalp damarı tıkanıklığında veya kalp krizi sırasında oluşan ani ölümler genelde hızlı ritim bozukluğu sonucu oluşur.
Kalp ritim bozukluğunda uygulanacak tedavi; ritim bozukluğunun çeşidine ve ciddiyetine bağlı olarak belirlenmektedir.
Yakın bir zamana kadar ritim bozukluğu tedavisi sadece ilaçlarla yapılırdı ve kısmen etkili olurdu. Tam bir iyileşme sağlanamazdı. Kalp hızı düşük hastalarda kalp pili takılarak kalp hızı normale getirilirdi. Günümüzde ritim bozukluğu tedavisi çok gelişmiştir. Elektrofizyolojik çalışma EFÇ ve Ablasyon dediğimiz yöntemlerle ritim bozukluğunun kaynağını saptamak ve kesin tedavisini yapmak mümkündür. EFÇ: kalp ritim bozukluklarının tanısını ve belirlenmesini sağlayan bir tanı yöntemidir.
Kalp anjiyosuna benzeyen ancak anjiyodan birçok açıdan farklı bir işlemdir. Kasık damarlarından girilerek yapılır.
Kalp hastaları spor yapabilir mi?
Kalbin içine kateter dediğimiz özel teller gönderilir. Kateter ablasyonu, EFÇ sırasında tespit edilen bazı ritim bozukluklarının kesin tedavi edildiği bir uygulamadır. Ablasyon sırasında aritmiye yol açan odağın ortadan kaldırılmasında ya yakma tedavisi sıcak ablasyon ya da dondurma tedavisi soğuk ablasyon kullanılır.
En fazla kullanılan yöntem RF kateter ablasyon sıcak ablasyon yöntemidir. Bu yöntemde özel bir sistem kullanılarak hedef bölge derece arasında ısıtılarak elektrik iletemez hale getirilir. Diğer yöntem ise dondurma işlemidir Cryoablasyon. Bu yöntemle de hedef bölge ila dereceye kadar dondurulmaktadır.
Her iki işlemin de birbirlerine göre avantaj ve dezavantajları vardır. Ablasyon işleminin en büyük avantajı hastanın tam şifa bulmasıdır. Sadece kasıktan girilerek işlem yapılır ve hasta en geç ertesi gün taburcu edilir.
Herhangi ameliyat izi yoktur. Diğer bir avantajı da kardiyologlardan yüksek tansiyona karşı tavsiyeler ömür boyu ilaç tedavisi alma zorunluluğundan kurtarmasıdır. İlaç tedavisinin tam şifa sağlayamaması nedeniyle ritm bozukluğu olan birçok hastada, EFÇ ve ablasyon işlemi; alternatifi olmayan bir tanı ve tedavi aracı haline gelmiştir ve giderek daha yaygın kullanılmaktadır.
Kalp-damar hastaları için oruç tutabilir ya da tutamaz şeklinde bir genelleme yapmak doğru değildir. Çünkü kalp hastalıklarının çok farklı türleri vardır. En doğrusu kalp hastalarını bireysel olarak değerlendirerek karar vermektir. Hastalığın türü ve şiddeti, oruç tutulan iklim, sahur ile iftar arasındaki süre, iftarda ve sahurda yenilen gıdaların türü, kullanılan ilaçların türü ve sıklığı karar verirken göz önüne alınmalıdır. Orucun kalp damar sağlığı için yararları nelerdir?
Sağlıklı bireylerde yapılan çalışmalar, orucun yararlı etkilerini göstermektedir. Yine kalori alınımının kısıtlanması ile diyabet ve damar sertliği gelişimini azaltmaktadır.
ZEYNEP KAMİL KADIN VE ÇOCUK HASTALIKLARI EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ
Orucun kalp hastaları için olumlu bir diğer yönü de psikolojik etkisidir. Oruç tutan hastalarda depresif duygu durumunun azalmakta ve hasta rahatlamaktadır. Oruç tutmak, kalp damar hastalıklarını tetikleyebilir mi? Sağlıklı insanlarda yapılan çalışmalar Ramazan ayı ve izleyen aylarda kalp hastalıklarına bağlı hastaneye yatış oranında artış olmadığını göstermiştir.
- Tıkalı böbrek damarları yüksek tansiyon sebebi Renal Denervasyon yöntemi sempatik sinir sistemi denilen bu sinirler ortadan kaldırılır 2 apr.
- Tansiyon, kanın damarlar içindeki sahip olduğu basınçtır.
Ancak, sıcak ve uzun yaz günlerinde oruç tutmak pek çok hastada sorun yaratabilir. Aşırı sıvı ve elektrolit kaybı, kan basıncında düşmeye, bayılma, kalp spazmı veya kalp yetersizliğine neden olabilir. Bu durum yaşlı hastalarda daha da belirgindir. Kalp damar hastalarının oruç tutması sakıncalı mıdır?
Doktor kontrolünde oruç tutan kalp hastalarında, oruç tutmayan kalp hastalarına göre Ramazan ayı süresince hastalığın farklı seyretmediği, kötüleşme olmadığı bilinmektedir. Hatta tansiyon hastalarında, ilaçlarına devam etmek koşulu ile oruç tutmak; kan basıncında rahatlamaya ve kilo kaybına yol açmaktadır. Ancak kalp hastaları oruç tutma kararını mutlaka kendilerini izleyen hekime danışarak almalı ve onun önerisi doğrultusunda davranmalıdır.
Çünkü pek çok hastada oruç tutarken ilaç tedavisinin tekrardan düzenlenmesi, doz ayarlanması gerekecektir. Hangi Kalp damar hastaları kesinlikle oruç tutmamalıdır? Özellikle göğüs ağrısı, nefes darlığı gibi yakınmaları aktif olarak devam eden olguların oruç tutması sakıncalıdır.
İleri kalp yetersizliği olan hastalar kesinlikle oruç tutmamalıdır. Yüksek doz idrar söktürücü alan hastaların özellikle yaz döneminde oruç tutmaları sakınca doğurabilir. Son 6 kardiyologlardan yüksek tansiyona karşı tavsiyeler içerisinde kalp krizi geçiren hastalar, göğüsde sıkıntı olan hastalar, son 6 ay içerisinde stent takılmış veya koroner bypass ameliyatı olmuş hastaların oruç tutması önerilmemektedir.
Ciddi ritim bozukluğu olan hastaların oruç tutması risklidir. Dirençli hipertansiyonu olan olgular kan basıncı normale inmeden oruç tutmamalıdır. Bu sayılan durumların dışındaki tüm kalp damar hastaları oruç tutup tutamayacaklarını mutlaka hekimlerine danışmalıdır.
Oruç tutarken kalp astalarının ilaç tedavileri nasıl düzenlenmelidir? Kalp ilaçlarının düzenli alınmaması hastalığın kötüleşmesine neden olur. Ramazan ayı öncesinde hastaların ilaç tedavilerinde gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.
Kardiyolog tavsiyesi hipertansiyon tedavisi
Günde tek doz ilaç kullanan hastaların hipertansiyon ve aritmi hastaları gibi tedavisi, ilaç dozunun sahur veya iftara kaydırılması ile düzenlenebilir. Aspirin dışındaki kan sulandırıcı ilaçların kullanımında dikkatli olunması gerekmektedir.
Günde 2 doz alınan ilaçların iftar ve sahurda alınması düşünülebilir. Ancak yaz aylarında iftar ve sahur arası sürenin ortalama 16 saat olması dolayısıyla gündüz ilaçların etkinliği azalabilir. İmkan varsa Ramazan öncesi 24 saat etkili ilaçlara geçmek faydalı olabilir. Bu durumda ilaç değişimi uygun değilse kanda pıhtı oluşumu riskine karşı oruç tutulmasına izin verilmemelidir.
Özellikle yaşlı hastalarda ve çok sıcak ortamlarda sıvı kaybı ile pıhtı riskinin artacağı unutulmamalıdır. İleri evre kalp yetersizliği olan hastaların tedavilerinin iftar ve sahur arasında sınırlanması ne yazık ki mümkün olamamaktadır.
- Yüksek tansiyonu yenmek mümkün mü?
- Gebelikte Hipertansif Hastalıklar
- Yüksek tansiyon ve boks
- Gebelikte hipertansiyon yüksek tansiyon nedir?
Bu hastaların ilaç sayısının da fazla olması ve çoğunlukla eşlik eden böbrek yetmezliği veya diyabet nedeniyle ilaç düzenlemelerinin iftar veya sahurla sınırlandırılması mümkün değildir.
Bu nedenle de ileri evre kalp yetersizliği olan hastaların oruç tutması sakıncalıdır. Oruç tutabilen bir kalp hastası beslenmede nelere dikkat etmelidir?
Hipertansiyonda İlaçsız Tedavi
Ramazan ayının yaz dönemine rastlaması dolayısıyla hem sıcaklık hem de oruç tutulan sürenin uzun olması kalp hastalarında beslenmenin önemini artırmaktadır.
Sıcak hava nedeniyle iftar ile sahur arasında yeterli sıvı alımı sağlanmalıdır. Aksine bir öneri yoksa; iftarla sahur arasında 2 lt civarı sıvı alınmalıdır. Hastalara oruç tutarken sıcak ortamlardan uzak durmaları, sıcakta ağır iş yapmaktan kaçınmaları öğütlenmelidir.
Kimi hasta uzun süren açlığın etkisi ile iftarda ağır ve aşırı yerken kimisi ise oruç sırasında açlığa dayanabilmek için sahurda çok yemek yemektedir. Halbuki ağır bir yemek birçok kalp hastalığını tetikler. Bu nedenle dengeli beslenilmelidir. Hastalar, Ramazan boyunca iki öğün yerine üç öğün yemek yemelidirler. Bu üç öğün iftar, iftardan saat sonra ve sahur şeklinde olmalıdır.
Bu sayede öğün miktarı bölündüğünden dolayı hastanın kardiyak yükü artmamış olacaktır. İftar ve sahurda ne yemeli? Bu öğünlerde sindirimi uzun süren gıdaların seçilmesi gerekmektedir. Lifli, proteinden zengin ağırlıklı sebze ve meyveden oluşan öğünler uzun süreli yaklaşık 8 saat sindirime uğrarken; tokluk hissinin de uzun süreli olmasını sağlar. Aksine işlenmiş karbonhidrat içeren şekerli, unlu gıdalar ise kısa sürede sindirime uğrayacağından yaklaşık 3 saat kısa sürede açlık hissedilmesine neden olacaktır.
Sinirlerden yüksek tansiyon
İşlenmiş karbonhidrat şekerli gıdalar, börek, çörek, baklava, makarna, kurabiye, reçel vb yerine sebze yemekleri, fasulye, bezelye, nohut, mercimek gibi gıdaları tercih etmeli, asitli meşrubatlardan uzak durulmalıdır. Sahura mutlaka kalkmalıdır.
Sonuç olarak, oruç tutmanın kalp üzerine olumlu etkileri vardır ve genel olarak stabil kalp hastalıkların seyrinde kötüleşmeye neden olmamaktadır.
Birçok stabil kardiyak hasta, ilaç tedavisinin düzenlenmesi ve hekim kontrolü altında olmaları şartıyla sorunsuz olarak oruç tutabilmektedir.